farkındalık

Kasım 5, 2006 at 2:34 am (msn spacedekiler)

kaybettiklerinin eksikligini farkedince baslar yıkımlar, once bi sarsılır insan, kaybederken farkında olmadıgı için, sonra geriye donusun olmadıgını farkeder, acıdır guzellikleri kaybetmek. tekrar kalkmaya gucunun olmadıgını farkedince ise dibe vurdugunu farkeder. gidilebilinecek en son yerdir. otesi yok zaten. yada oyle gelir insana, nerdeydim, nerdeyim sorgusu baslar, bazıları kararlar alır geri kalkmak için bazıları iyice salar, insanın içinde istek olmazsa salması muhtemeldir. geri toplanmak için yasamaya amacı olmalı insanın, yaptıgı her seyin bi amacı. gecenin karanlıgında uyumayıp ayakta kalmanın,YAZI YAZAMAMANIN bi sebebi olmalı. kelimeleri bir araya getirip cumle olusturamamanın, kafandakilerin milyon parca olmasının ve bir araya gelememesinin. işte bu kadar dagılmısım. aynı konu içinde milyon konuya girme potansiyelim var, ama basa donup okuyunca hiç bişi katmayacagını da biliyorum. bu bir vakit kaybı. buraya kadar gelmişseniz sonuna kadar gitmeyin derim. ben karalamaya, dunyayı kirletmeye devam edecegim ama, amacım amacsızlık, o kadar cumle kuruphiçbirine “nokta” koymuyorum, sebebini bilmiyorum ama bitmiyor soylemek istediklerim cunku soyleyemiyorum. ben yerimde sayarken benim onumden insanlar gecti. ben hala geride kalma ve adım atmama durumundayım. kendime soz geciremiyorum. bunları neden itiraf ediyorum ki?
insan neden yazamaz, bari bunu sorgulayım. dolmadıgım için yazmıyorum. duygularım cosmuyor, belkide costugu yerleri ben kabul etmiyorum. sanırım boyle oldu, kendime itiraf etmekten kactım, bilinmesinden kactı, yada cok konustum konustukca yazamadım. duraklamaya girdim, sırada gerileme mi var, bi ara yıkılıp yeniden de kurulabilirim, ama ben hala virguller koyuyorum yazıya, bitmesini istemiyorum cunku bombos oldu, ama silmeyecegimide biliyorum.
insan kendini tanımayabilir mi? yoksa gercekleri itiraf etmekten mi kacar? ikincisi daha muhtemel. yada yasadıklarını tanımlayamaz. sanırım koptum, umitlenip bosa cıkınca. hersey evet derken, hayır oldu, dunyam yıkıldı, dunyamın temelini yanlıs yere tasımısım, simdi yeniden kurmaya baslıyorum ama kacarak. insan neden kacar? gormek, duymak, bilmek istemiyorum ve bu yuzden kacıyorum, ama içimdeki merak yuzunden herseyi silip atamıyorum. silip atmak için ne lazım? kocaman bi nefret belki, boyle bi anda suclayıp bir daha gormek istememek. gorunce eski duygular depresmeyebilir mi? bunu becerdim olabiliyor, belki bir sarkıda aklınıza geliyor ama gulup geciliyor. simdi kacmak istedigim daha buyuk birşey, ve de tanımsız. soyledigim hersey de acaba içim oyle diyormu diye sorguluyorum, dilimle kalbim ters mi dusmeye basladı, yada beynimle kalbim. bilmiyorum ama bildigim bir sey var o da bu gidiş iyi degil,

hebasbug

Yorum bırakın